Francis Ford Coppola imzalı “Megalopolis” ilk kez izleyici karşısına çıktığı Cannes Film Festivali’nde 7 dakika ayakta alkışlandı.
Usta yönetmen Francis Ford Coppola‘nın uzun yıllardır üzerinde çalıştığı tutku projesi “Megalopolis” dün gece Cannes Film Festivali’nde ilk kez izleyici karşısına çıktı.
Adam Driver, Giancarlo Esposito, Aubrey Plaza, Shia LaBeouf, Kathryn Hunter, Dustin Hoffman, Jason Schwartzman, Jon Voight, Laurence Fishburne, Chloe Fineman ve James Remar gibi isimlerden oluşan bir oyuncu kadrosuna sahip olan iki saat yirmi dakikalık distopik film, beklendiği gibi seyircileri ikiye böldü.
Filmin gösteriminin ve Coppola’nın yakın zamanda hayatını kaybeden eşi Eleanor’a bir saygı duruşunda bulunan jeneriğin ardından yönetmen ve ekip dakikalarca ayakta alkışlandı ancak bazı olumsuz tepkiler de vardı.
“Megalopolis” hakkındaki ilk yorumlar ise şöyle:
“Coppola’nın başka bir başyapıtla geri döneceği hayalinden vazgeçtiğinizde, Megalopolis’te keyif alınacak çok şey var, özellikle de oyuncu kadrosu, muhtemelen bir iş gereği olan bir özveriyle anlarına eğiliyorlar.” – Joshua Rothkopf, The LA Times
“Megalopolis hiç de tembel değil ve fikirlerin çoğu planlandığı gibi sonuç vermese de, bu, sinemaya olan inancını asla kaybetmemiş bu başıboş adamdan aranan kariyer sonu açıklamalarından biri.” – Peter DeBruge, Variety
“Megalopolis ile [Francis Ford Coppola], bir imparatorluğun sonunda bir sanatçının rolüne ilişkin 85 yıllık sanatsal saygıyı ve romantik aşkı hantal, cafcaflı ve son derece samimi bir manifestoya sığdırıyor.” – David Ehrlich, IndieWire
“Bu tam olarak Coppola’nın yapmaya çalıştığı filmdi; tavizsiz, benzersiz bir şekilde entelektüel, utanmaz derecede romantik, genel olarak hicivli ama sadece cesur yeni dünyalar değil, daha iyi dünyalar istemek konusunda son derece samimi.” – David Fear, Rolling Stone
“Değişken ve fazlasıyla tıka basa dolu, çoğu zaman kafa karıştırıcı ve fazlasıyla geveze, Hamlet ve The Tempest’ten, Marcus Aurelius ve Petrarch’tan alıntılar yapıyor, zaman, bilinç ve güç üzerine hantallaşacak derecede kafa yoruyor. Ama aynı zamanda çoğu zaman eğlenceli, şakacı, görsel olarak göz kamaştırıcı ve insanlık için dokunaklı bir umutla aydınlatılıyor.” – David Rooney, THR
“Megalopolis bize, şu anda 80’lerinde olan bir sanatçının (belki de son) vasiyeti olarak geliyor, ancak bazen erken gelişmiş, tahrik edilmiş, gözleri kamaşmış ve belki de önündeki dünyanın tüm olasılıkları içinde biraz kaybolmuş bir çocuğun ateşli düşünceleri gibi hissettiriyor.” – Bilge Ebiri, Vulture
“Bu, tutkusu olmayan bir tutku projesi: şişirilmiş, sıkıcı ve şaşırtıcı derecede sığ bir film, insanlığın geleceğine dair lise mezuniyeti konuşması gerçekleriyle dolu. Aynı anda hiperaktif ve cansız, berbat oyunculuklarla ve ilgi çekici olmayan, ucuz görünümlü VFX çalışmalarıyla dolu.” – Peter Bradshaw, The Guardian
Karışık yorumlarla karşılanan “Megalopolis”, yönetmenin 2011 yapımı “Twixt”ten bu yana çektiği ilk film ve bir kazanın ardından New York City benzeri bir metropolü yok eden ve onu sürdürülebilir bir ütopya olarak yeniden inşa etmeye çalışan mimar Cesar Catilina’yı (Driver) konu alıyor. Yozlaşmış belediye başkanı Franklyn Cicero (Esposito), Cesar’a meydan okur ve statükoya sadık kalmak ister, ancak kızı Julia (Nathalie Emmanuel) iki adamın arasına girer.
Film birçok uluslararası dağıtımcıyı güvence altına aldı, ancak IMAX’ın filmi kim alırsa alsın yayınlamayı taahhüt etmesine rağmen, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya gibi birçok önemli pazar için bir dağıtımcı bulamadı.